KIRIŞIK ile Oluşan Kelimeler (KIRIŞIK Kelime Türetme)



KIRIŞIK harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. KIRIŞIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kırışık kelimesinin anlamı nedir? Kırışık ile başlayan kelimeler. İçinde kırışık olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

KIRIŞIK13

5 Harfli Kelimeler

KIŞIR10, KIRIK7, KIRKI7

4 Harfli Kelimeler

IŞIK9, IŞKI9, KIRK5

3 Harfli Kelimeler

KIŞ7, ŞIK7, IRK4, KIR4

2 Harfli Kelimeler

IR3


IR


[kimya]
  • İridyum elementinin simgesi
[isim]
  • 343 yır

IRK (Kelime Kökeni: Arapça ʿirḳ)


[isim]
  • Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu

    Türkler, insan olarak, ulus olarak doğunun en üstün ve şerefli ırkıdır. - Salâh Birsel

[biyoloji]
  • Bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm

Birleşik Kelimeler: ırk ayrımı, ırk bilimi, ırk birliği, alt ırk, beyaz ırk, sarı ırk, siyah ırk


KIR


[isim]
  • Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk

    Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. - Falih Rıfkı Atay

[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Kır sakal. Kır at.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan

Birleşik Kelimeler: gök kır, koyu kır, bakla kırı, demir kırı, sıçan kırı, süt kırı, turna kırı

[isim]
  • Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır

    Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: kır bekçisi, kır çiçeği, kır eğlencesi, kır gerillası, kır gülü, kır kahvesi, kır serdarı


KIRK


[isim]
  • Otuz dokuzdan sonra gelen sayının adı
[sıfat] [matematik]
  • Dört kere on, otuz dokuzdan bir artık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırk basmak
  • kırk bir (buçuk) kere maşallah!
  • kırk dereden su getirmek
  • kırk evin kedisi
  • kırk gün günahkâr, bir gün tövbekâr
  • kırk gün taban eti, bir gün av eti
  • kırkı (veya kırkları) karışmak
  • kırkı çıkmak
  • kırkından sonra at olup da kuyruk mu sallayacak
  • kırkından sonra azanı teneşir paklar
  • kırkından sonra azmak
  • kırkından sonra saza başlayan kıyamette çalar
  • kırkından sonra saz çalmak
  • kırk kapının ipini çekmek
  • kırk tarakta bezi olmak
  • kırk yıl kıran olmuş, eceli gelen ölmüş

Birleşik Kelimeler: kırkambar, kırkayak, kırk basması, kırkbayır, kırkbeşlik, kırkbudak, kırkgeçit, kırk hamamı, kırkikilik, kırkikindi, kırk kere, kırkmerak, kırkmerdiven, kırk para, kırkyama, kırkyıl


KIRIK


[sıfat]
  • Kırılmış olan

    Ahmet hemen heybesini açtı ve makasını, kırık tarağını çıkardı. - İsmail Hakkı Baltacıoğlu

[isim]
  • Kırılmış bir şeyden ayrılan parça

    Cam kırığı.

[isim]
  • Kemiğin bir etki ile kırılması

    Kolunda kırık yok ama çıkık var.

[isim]
  • Bir şeyin kırılan yeri

    Bunun kırığı neresinde?

[isim]
  • Kırıntı

    Ekmek kırığı.

[isim]
  • Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul
[mecaz]
  • Gücenmiş, üzgün

    Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış. - Behçet Necatigil

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırığı olmak
  • kırık plak gibi

Birleşik Kelimeler: kırık çizgi, kırık dökük, kırık hava, ırzı kırık, ipi kırık, kalbi kırık, kıçı kırık

[isim] [halk ağzında]
  • Kadının veya erkeğin yasalara ve törelere aykırı olarak ilişki kurduğu erkek veya kadın

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kırığı olmak

Birleşik Kelimeler: kırık dölü

[isim] [jeoloji]
  • Fay

KIRKI


[isim]
  • Kırkma işi

KIŞ


[isim]
  • Kuzey yarım kürede 22 Aralık-21 Mart tarihleri arasındaki zaman dilimi, sonbaharla ilkbahar arasındaki soğuk mevsim

    Kıştı. Yerler iki karış kar tutmuştu. - Tarık Buğra

[mecaz]
  • Çok soğuk hava

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kış basmak (veya bastırmak)
  • kışı geçirmek
  • kış kışlığını, kuş kuşluğunu gösterir
  • kış yapmak

Birleşik Kelimeler: kış çorbası, kış dönemi, Kış Dönencesi, kış günü, kış kayıtı, kış kıyamet, kış uykusu, kara kış, yaz kış, yazlı kışlı

[isim]
  • Tavuk vb. kümes hayvanlarını kovalamak için çıkarılan ses

ŞIK (Kelime Kökeni: Fransızca chic)


[sıfat]
  • Güzel, zarif, modaya uygun

    Şık bir elbise.

[mecaz]
  • Yerinde, uygun

    Herkesin içinde dans öğrenmem şık olur. - Peyami Safa

[isim]
  • Seçenek

    Sizin için iki şık var, ya çalışacaksınız ya bu işten vazgeçeceksiniz.


IŞIK


[isim]
  • Cisimleri görmeyi, renkleri ayırt etmeyi sağlayan fiziksel enerji, erke, ziya, nur, şavk

    Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı

    Bütün gözlerden manalı ışıklar sıçrıyordu. - Peyami Safa

[mecaz]
  • Yol gösteren, aydınlatan kimse, düşünce, eser vb

    Sevgili Behçet Necatigil şiirimizin vazgeçilmez ışıklarından biri olarak ayrıldı aramızdan. - Necati Cumalı

[fizik]
  • Yüksek derecede ısıtılan cisimlerin veya çeşitli enerji biçimleriyle uyarılan cisimlerin gaz ışı yaydığı gözle görülen ışıma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ışığı altında
  • ışık almak
  • ışık tutmak

Birleşik Kelimeler: ışık akısı, ışık aylası, ışık aynası, ışık bacası, ışık çanağı, ışık değneği, ışık eğrisi, ışık göçüm, ışık gölge, ışık hızı, ışık ışını, ışıkkesen, ışık kirliliği, ışık korkusu, ışık küre, ışıkölçer, ışık ölçümü, ışık yılı, ışık yuvarı, ışığa doğrulum, ışığa göçüm, dağınık ışık, yeşil ışık, ay ışığı, burçlar ışığı, buz ışığı, gün ışığı, güven ışığı, projektör ışığı, umut ışığı


IŞKI


[isim] [halk ağzında]
  • Deri, tahta kazımakta kullanılan, iki ucu saplı eğri bıçak

KIŞIR (Kelime Kökeni: Arapça ḳişr)


[isim] [eskimiş]
  • Kabuk

    Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk. - Falih Rıfkı Atay


KIRIŞIK


[sıfat]
  • Kırışmış olan

    Söz tiyatroya gelince bu yaşlı sanatkârın kırışık yüzü birdenbire canlandı. - Peyami Safa

[isim]
  • Kırışmış yer, kırışıklık
[isim]
  • Deride esnekliğin kaybolmasından oluşan kıvrım

    Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında - Halit Fahri Ozansoy