KEPÇE ile Oluşan Kelimeler (KEPÇE Kelime Türetme)



KEPÇE harflerinden oluşan 14 kelime bulunuyor. KEPÇE kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Kepçe kelimesinin anlamı nedir? Kepçe ile başlayan kelimeler. İçinde kepçe olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

5 Harfli Kelimeler

KEPÇE12, PEKÇE12

4 Harfli Kelimeler

PEÇE11, KEÇE7

3 Harfli Kelimeler

PEÇ10, EPE7, KEP7, PEK7, ÇEK6, EKE3

2 Harfli Kelimeler

PE6, ÇE5, EK2, KE2


EK


[isim]
  • Bir şeyin eksiğini tamamlamak için ona katılan parça

    Yazının ekleri.

[sıfat]
  • Eklenmiş, katılmış

    Okul müdürüyken okulun ek inşaatında hamallarla birlikte çalışmış. - Haldun Taner

[dil bilgisi]
  • Kelime türetmek veya kelimenin görevini belirtmek için kullanılan, başa, sona veya kelimenin içine eklenebilen, bağımlı dil bilgisi ögeleri, lahika

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ek bent olmak
  • ekini belli etmemek

Birleşik Kelimeler: ek bileziği, ek bütçe, ek ders, ek eylem, ek fiil, ek görev, ek gün, ek kart, ek kök, ek oylum, ek ödenek, ek poliçe, ek süre, ek tahsisat, iç ek, işlek ek, ön ek, son ek, aidiyet eki, bildirme eki, çekim eki, çoğul eki, çokluk eki, durum eki, edilgenlik eki, eşitlik eki, hâl eki, ilgi eki, iyelik eki, kişi eki, küçültme eki, nispet eki, olumsuzluk eki, soru eki, şahıs eki, topluluk eki, türetme eki, yapım eki, yokluk eki, yön eki, yön gösterme eki, zaman eki, çatı ekleri


KE



EKE


[sıfat] [halk ağzında]
  • Büyük, yetişkin, yaşlı, kart
[isim] [mecaz]
  • Yaşı küçük olduğu hâlde sözleri ve davranışları büyükmüş gibi olan çocuk

ÇE



ÇEK (Kelime Kökeni: İngilizce check)


[isim]
  • Bir kimsenin, satın aldığı hizmet veya ürün karşılığında para yerine verdiği ve karşılığı banka hesabından ödenen yazılı belge

Birleşik Kelimeler: açık çek, bloke çek, karşılıksız çek, hediye çeki

[isim]
  • Slavların batı kolundan olan bir ulus veya bu ulusun soyundan gelen kimse

PE



KEÇE


[isim]
  • Yapağı veya keçi kılının dokunmadan yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş

    Belki on aile keçelerden, kilimlerden çergelerini meyve ağaçlarının altlarına kurdular. - Ömer Seyfettin

[sıfat]
  • Bu kumaştan yapılan

    Keçe çadırların içi biraz ısınsın diye yerlere, kilimlerin üstüne ayı postları serilmişti. - Nezihe Araz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keçe külah etmek
  • keçe külah olmak
  • keçesini sudan çıkarmak
  • keçeyi suya atmak


EPE (Kelime Kökeni: Fransızca épée)


[isim] [spor]
  • Delici kılıç

KEP (Kelime Kökeni: İngilizce cap)


[isim]
  • Başlık, sipersiz şapka

PEK


[sıfat]
  • Sert, katı
[zarf]
  • Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok

    Pek beğendikleri ve pek sevdikleri hâlde aldatırlar. - Hüseyin Cahit Yalçın

[zarf] [halk ağzında]
  • Hızlı olarak

    Pek gittiği için çabuk yoruldu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pek söylemek

Birleşik Kelimeler: pekâlâ, pek başlı, pek canlı, pek çoğu, pek çok, pek doku, pek gözlü, pekiyi, pek pek, pek yürekli, pek yüzlü, ağzı pek, arkası pek, canı pek, gözü pek, sırtı pek, yüreği pek, yüzü pek


PEÇ (Kelime Kökeni: Rusça)


[isim]
  • Rus mimarisinde odaları ısıtmak için yapılan fırın tarzı ocak

PEÇE (Kelime Kökeni: İtalyanca pezza)


[isim] [eskimiş]
  • Kadınların sokakta yüzlerine örttükleri ince siyah örtü, nikap

    En büyük günahımız yüzümüzde bir peçe, sırtımızda bir çarşaf olması. - Aka Gündüz

[mecaz]
  • Maske, sır, giz

    Bu düzme cadının peçesini kaldırmalıyız. - Hüseyin Rahmi Gürpınar


KEPÇE (Kelime Kökeni: Farsça kefçe)


[isim]
  • Sulu yiyecekleri karıştırmaya ve dağıtmaya yarayan, uzun saplı, yuvarlak ve derince kaşık

    Tahta kaşık ve kepçe yontar, geçimini bunları satarak sağlardı. - Nezihe Araz

[sıfat]
  • Bu kaşığın alabildiği miktarda olan

    Tabağına iki kepçe çorba koydu.

[sıfat]
  • Bu aracın alabildiği miktarda olan
[denizcilik]
  • Gemilerde, ortasında dümenevi bulunan yuvarlak kıç çıkıntısı
[spor]
  • Güreşte hasmın arkasından bacakları arasına el sokma oyunu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kepçe gibi

Birleşik Kelimeler: kepçeburun, kepçe kulak, kepçe kuyruk, kepçe surat, ağ kepçe, bol kepçe, kulak kepçesi


PEKÇE


[zarf]
  • İyice

    Düğüncüler akşama kadar güneş altında pişmiş, bıkmış, yanmış oldukları için rakı sofrasına pekçe sokuldular. - Memduh Şevket Esendal