DİRİLİŞ ile Oluşan Kelimeler (DİRİLİŞ Kelime Türetme)



DİRİLİŞ harflerinden oluşan 19 kelime bulunuyor. DİRİLİŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Diriliş kelimesinin anlamı nedir? Diriliş ile biten kelimeler. İçinde diriliş olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

DİRİLİŞ12

6 Harfli Kelimeler

ŞİİRLİ9

5 Harfli Kelimeler

DİŞLİ10, DİŞİL10, DİLİŞ10, DİRİL7

4 Harfli Kelimeler

DİŞİ9, İŞLİ7, ŞİİR7, DİRİ6, DİLİ6, İDİL6

3 Harfli Kelimeler

DİŞ8, Şİİ6, DİL5, İRİ3, LİR3

2 Harfli Kelimeler

İŞ5, İL2


İL


[isim]
  • Ülkenin vali yönetimindeki bölümü, vilayet

    İllerin idaresi yetki genişliği esasına dayanır. - Anayasa

[tarih]
  • Eski Türklerde devlet

Birleşik Kelimeler: ilbay


İRİ


[sıfat]
  • Olağandan daha hacimli, olağanı aşan büyüklüğü olan, ince karşıtı

    Erdal, nişan halkasına benzediğini fakat taşlarının iri olduğunu söyledi. - Emine Işınsu

Birleşik Kelimeler: iribaş, iri iri, iri kıyım, iri laf, iri yapılı, iri yarı, irili ufaklı, genç irisi


LİR (Kelime Kökeni: Fransızca lyre)


[isim] [müzik]
  • Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı

DİL


[isim]
  • Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı

    Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... - Yusuf Ziya Ortaç

[coğrafya]
  • Kıstak
[denizcilik]
  • Makaraların ve bastikaların içine yerleştirilmiş olan, üzerinden geçirilen halatı istenilen yöne çevirmeye yarayan, çevresi oluklu, küçük döner tekerlek

    İki dilli makara.

[müzik]
  • Bazı üflemeli çalgılarda titreşerek ses çıkaran ince metal yaprak
[halk ağzında]
  • Anahtar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dil (veya diller) dökmek
  • dil ağız vermemek
  • dil bir karış
  • dil çıkarmak
  • dilden düşmez olmak
  • dilden gelen elden gelse her fukara padişah olur
  • dile (veya dillere) düşmek
  • dile gelen ele gelir
  • dile gelmek
  • dile getirmek
  • dile vermek
  • dili (veya dilinin) döndüğü kadar
  • dili açılmak
  • dili ağırlaşmak
  • dili alışmak
  • dili bir karış dışarı çıkmak (veya sarkmak)
  • dili bir karış olmak
  • dili boğazına akmak
  • dili çözülmek
  • dili damağına yapışmak (veya dili damağı kurumak)
  • dili dolaşmak
  • dili dönmemek
  • dili durmak
  • dili durmamak
  • dili ensesinden çekilsin!
  • dili kılıçtan keskin olmak
  • dili kurusun!
  • dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim
  • dilinden (veya dilden) düşürmemek
  • dilinden anlamak
  • dilinden kurtulamamak
  • dilinde tüy bitmek
  • diline (veya dile) dolamak (veya takmak)
  • diline biber sürerim
  • diline düşmek
  • diline kira istemek
  • diline pelesenk etmek
  • diline sağlam olmak
  • diline sağlık
  • diline virt etmek
  • dilini bağlamak
  • dilini değdirmemek
  • dilini eşek arısı soksun
  • dilini kedi (veya fare) mi yedi?
  • dilini kesmek (veya kesip oturmak)
  • dilinin altında bir şey olmak
  • dilinin altındaki baklayı çıkarmak
  • dilinin cezasını (veya belasını) çekmek (veya bulmak)
  • dilinin ucuna gelmek
  • dilinin ucunda
  • dilinin ucuyla
  • dilini tutamamak
  • dilini tutmak
  • dilini yutmak
  • dilin kemiği yok
  • dili olsa da söylese (veya anlatsa)
  • dili pabuç kadar
  • dili sürçmek
  • dili tutulmak
  • dili uzamak
  • dili varmamak
  • dili yanmak
  • diliyle sokmak
  • diliyle tutulmak (veya yakalanmak)
  • dillerde dolaşmak (veya gezmek)
  • dillere destan olmak
  • dil uzatmak

Birleşik Kelimeler: dilaltı, dil altı bezleri, dil balığı, dilbasar, danadili, geyikdili, kaynanadili, kedidili, kıyı dili, kilit dili, kuşdili, küçük dil, öküzdili, sığırdili, yılandili

[isim]
  • İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban

    Dilinden Anadolulu olduğu ancak belli oluyordu. - Sait Faik Abasıyanık

[tarih]
  • Düşmanın durumunu öğrenmek için sorguya çekilmek amacıyla ele geçirilen tutsak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dil tutmak

Birleşik Kelimeler: dilotu, dil adası, dil akrabalığı, dil atlası, dil bilgisi, dil bilimi, dil birliği, dil cambazı, dil coğrafyası, dil dalaşı, dil ebesi, dil felsefesi, dil kavgası, dil laboratuvarı, dil oğlanı, dil öğrenimi, dil öğretimi, dil pelesengi, dilsever, dil sürçmesi, dil şakası, dil tutukluğu, dilden dile, dile kolay, dili bağlı, dili bozuk, dili tutuk, dili uzun, dili yatkın, dili zifir, ana dil, Ari dil, bitişken dil, bükünlü dil, diplomatik dil, edebî dil, gizli dil, Güneş Dil Teorisi, günlük dil, iltisaki dil, küçük dil, millî dil, ortak dil, ölçünlü dil, ölü dil, özel dil, resmî dil, sivri dil, standart dil, tatlı dil, tek heceli dil, ulusal dil, yabancı dil, yapay dil, yapısal dil bilimi, yapma dil, ana dili, Azerbaycan dili, beden dili, çevirici dili, çeviri dili, çocuk dili, devlet dili, hâl dili, halk dili, ıslık dili, işaret dili, kayış dili, konuşma dili, kuş dili, vücut dili, yazı dili, yazın dili, akraba diller, Baltık dilleri, Cermen dilleri, İskandinav dilleri, Latin dilleri, Romen dilleri, Ural dilleri

[isim] [eskimiş]
  • Gönül, yürek

Birleşik Kelimeler: deryadil, ehlidil, safdil, suzidil


İŞ


[isim]
  • Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma

    İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir. - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Sorun, konu, mesele, maslahat

    Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı. - Hüseyin Cahit Yalçın

[mecaz]
  • Gizli neden veya maksat

    Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti. - Refik Halit Karay

[fizik]
  • Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç

    Erg, jul, kilogrammetre, vatsaat, kilovatsaat iş ve enerji birimleridir.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iş (birinde) bitmek
  • iş (birinden) bitmek
  • iş (birine) kalmak
  • iş açmak
  • iş almak
  • iş amana binince kavga uzamaz
  • iş anlatılıncaya kadar baş elden gider
  • iş ayağa düşmek
  • iş başa düşmek
  • iş bırakmak
  • iş bilenin, kılıç kuşananın
  • iş bilmek
  • iş bitirmek
  • iş çatallanmak
  • iş çevirmek
  • iş çığırından çıkmak
  • iş çıkarmak
  • iş dayıya düştü
  • iş değil
  • iş düşmek
  • işe almak
  • işe bak!
  • iş edinmek
  • işe girmek
  • işe karışmak
  • işe koşmak
  • iş etmek
  • işe yaramak
  • iş görmek
  • iş göstermek
  • işi ...-e dökmek
  • işi ...-e vurmak
  • işi (bir şeye) vurmak
  • işi ahbaplığa dökmek
  • işi aksi gitmek
  • işi Allah'a kalmak
  • işi anlamak
  • işi azıtmak
  • işi başından aşmak (veya aşkın olmak)
  • işi bitmek
  • işi bozmak
  • işi bozulmak
  • işi ciddiye almak
  • işi çıkmak
  • işi düşmek
  • işi ileri götürmek
  • işi iş, kaşığı gümüş
  • işi iş olmak
  • işi kotarmak
  • iş inada binmek
  • işin alayında olmak
  • işin başı
  • işinden olmak
  • işin doğrusu
  • işi ne?
  • işine bak!
  • işine gelmek
  • işine göre
  • işine hor bakan boynuna torba takar
  • işine koyulmak
  • işin fenası
  • işin garibi
  • işini bilmek
  • işini bitirmek
  • işin içinde iş var
  • işin içinden çıkamamak
  • işin içinden çıkmak (veya sıyrılmak)
  • işini görmek
  • işini kış tut da yaz çıkarsa bahtına
  • işinin adamı
  • işini uydurmak
  • işini yoluna koymak
  • işin kolayına kaçmak
  • işin kötüsü
  • işin kurdu
  • işin kurdu olmak
  • işin mi yok
  • işin ortasını bulmak
  • işin rengi değişmek
  • iş insanın aynasıdır
  • işin tuhafı
  • işin ucu birine dokunmak
  • işin üstesinden gelmek
  • işin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol
  • işi olmak
  • işi pişirmek
  • işi rast gitmek
  • işi resmiyete dökmek
  • işi sağlama almak
  • işi savsaklamak
  • işi şakaya dökmek
  • iş işlemek
  • iş işten geçmek
  • işi tatlıya bağlamak
  • işi temizlemek
  • işi uzatmak
  • işi üç nalla bir ata kaldı
  • işi yokuşa sürmek (veya koşmak)
  • işi yoluna koymak
  • işi yolunda (veya tıkırında) gitmek (veya olmak)
  • iş karıştırmak
  • iş ki
  • işler açılmak
  • işler arapsaçına dönmek
  • işler becermek
  • iş mi?
  • iş ola
  • iş olacağına varır
  • iş olsun diye
  • iş sarpa sarmak
  • iş şirazesinden çıkmak
  • işten (bile) değil
  • işten el çektirmek
  • işten güçten vakit bulamamak
  • iş tutmak
  • iş vermek
  • iş yapmak
  • iş yok

Birleşik Kelimeler: iş adamı, iş akdi, iş alanı, işbaşı, iş bırakımı, iş bıraktırımı, iş bilimi, iş birliği, iş bölümü, iş donu, iş eri, iş gezisi, işgüder, iş gücü, iş güç, iş güçlüğü, iş günü, iş hacmi, iş hanı, iş hayatı, iş kadını, iş kazası, iş kolu, iş merkezi, iş önlüğü, iş saati, iş seyahati, iş sözleşmesi, işveren, iş yeri, işe uygun, işi duman, işi tıkırında, ağır iş, beyaz iş, bulaşık iş, çürük iş, götürü iş, ince iş, kârlı iş, Acem işi, Antep işi, ayak işi, çocuk işi, el işi, erkek işi, ev işi, hamur işi, hesap işi, kalem işi, kavaf işi, mancınık işi, Maraş işi, orak işi, orta işi, sıra işi, şıpın işi, tarak işi, usta işi, dış işleri, diyanet işleri, iç işleri, özlük işleri, su altı işleri, yazı işleri, zat işleri


DİRİ


[sıfat]
  • Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı

    Duydum, görmedimse de hortlayan ölüleri / Fakat hortlak diriden kimin vardır haberi? - Faruk Nafiz Çamlıbel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diri kalmak

Birleşik Kelimeler: diri diri, diri örtü


D


[kimya]
  • Döteryum elementinin simgesi

İDİL


[isim]
  • Şırnak iline bağlı ilçelerden biri
[isim] [edebiyat]
  • Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir

Şİİ (Kelime Kökeni: Arapça şīʿī)


[isim]
  • Şiilik mezhebinden olan kimse

DİRİL


[sıfat] [biyoloji]
  • Diriksel

Birleşik Kelimeler: diril ısı

[isim]
  • Şilte yüzü veya gömlek yapmaya yarar pamuklu bir kumaş

İŞLİ


[sıfat]
  • Üzeri nakışlı

    Sırma işli bir peştamal. - Yusuf Ziya Ortaç


ŞİİR (Kelime Kökeni: Arapça şiʿr)


[isim] [edebiyat]
  • Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk
[mecaz]
  • Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey

    Burada herkes kendi gönlünden olduğu kadar bu tabiatın içinden gelen bir şiiri dinler. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şiir düzmek
  • şiir gibi

Birleşik Kelimeler: şiir defteri, şiir dinletisi, şiir kitabı, lirik şiir, mensur şiir, halk şiiri, saz şiiri


DİŞ


[isim]
  • Çene kemiklerinin üstüne dizili, ısırıp koparmaya ve çiğnemeye yarayan sert, beyaz organlardan her biri
[hayvan bilimi]
  • Omurgalı hayvanların çenelerinde veya ilkel yapılı omurgalıların gırtlak ve ağızlarında bulunan kemiksi sert parçalar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • diş açmak
  • diş bilemek
  • diş çıkarmak
  • dişe dokunmak
  • dişe dokunur (olmak)
  • diş geçirememek
  • diş geçirmek
  • diş gıcırdatmak
  • diş göstermek
  • dişinden tırnağından artırmak
  • dişine göre
  • dişine kestirmek
  • dişine vurmak
  • dişinin kovuğuna bile gitmemek
  • dişini sıkmak
  • dişini sökmek
  • dişini tırnağına takmak
  • dişleri dökülmek
  • dişten tırnaktan artırmak

Birleşik Kelimeler: diş ağrısı, diş bademi, dişbudak, diş buğdayı, diş-damak ünsüzü, diş diş, diş doktoru, diş-dudak ünsüzü, diş eti, diş eti-damak ünsüzü, diş eti-dudak ünsüzü, diş fırçası, diş hekimi, diş ipi, diş kirası, diş macunu, diş otu, diş özü, diş plağı, diş tababeti, diş tabibi, diş tacı, diş taşı, diş ünsüzü, dişe diş, dişiyle tırnağıyla, alt diş, damaklı diş, kazma diş, kesici diş, öğütücü diş, takma diş, uzun diş, üst diş, yirmilik diş, akıl dişi, azı dişi, deve dişi, duvar dişi, düven dişi, ekleme dişi, faredişi, fildişi, fil dişi, göz dişi, köpek dişi, kuzu dişi, peynir dişi, sıçandişi, süt dişi, yıldızı dişi, yirmi yaş dişi


ŞİİRLİ


[sıfat]
  • Şiir havasında olan

    Ötede beride Fıstıkağacı, Bağlarbaşı, Servilik, Nuhkuyusu gibi saffetli ve şiirli isimler duyulur. - Abdülhak Şinasi Hisar


DİŞİ


[sıfat] [anatomi]
  • Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey)
[isim]
  • Kadın
[mecaz]
  • Verimli, doğurgan
[mecaz]
  • Şuh, işveli, çekici

Birleşik Kelimeler: dişi bakır, dişi demir, dişi klişe, dişi organ, erdişi, kızılcadişi