DOĞRUSU ile Oluşan Kelimeler (DOĞRUSU Kelime Türetme)



DOĞRUSU harflerinden oluşan 16 kelime bulunuyor. DOĞRUSU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Doğrusu kelimesinin anlamı nedir? Doğrusu ile başlayan kelimeler. İçinde doğrusu olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

DOĞRUSU20

5 Harfli Kelimeler

DOĞRU16

4 Harfli Kelimeler

DOĞU15, UĞRU13, UĞUR13, DURU8, DORU8, ORDU8, SORU7

3 Harfli Kelimeler

RUS5, SUR5

2 Harfli Kelimeler

DO5, OD5, SU4, US4, UR3


UR


[isim] [tıp]
  • Hücrelerin aşırı çoğalmasıyla insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumru, bağa, tümör, neoplazma, Çingene ahtapotu, vejetasyon

    Yalnız yağ birikintisinden ibaret bir bez, bir nevi ur, hayatı tehdit edecek bir şey değil! - Abdülhak Şinasi Hisar

Birleşik Kelimeler: ur kaplama, yağ uru


SU


[isim]
  • Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab

Ata Sözleri ve Deyimler

  • su almak
  • su basmak
  • su çekmek
  • sudan çıkmış balığa dönmek
  • sudan geçirmek
  • suda pişmiş
  • su dökmek
  • su dökünmek
  • su etmek
  • su gelmek
  • su gibi
  • su gibi akmak
  • su gibi aziz ol!
  • su gibi bilmek (veya okumak)
  • su gibi ezberlemek
  • su gibi gitmek
  • su gibi olmak
  • su gibi terlemek
  • su görmemiş
  • su götürür yeri olmamak
  • su içinde
  • su içinde kalmak
  • su iktiza etmek
  • su kaçırmak
  • su kapmak
  • su katılmamış
  • su kesmek
  • su koyuvermek
  • su küçüğün, söz (veya sofra veya yemek) büyüğün
  • sular kararmak
  • sular seller gibi
  • su sabun görmemek
  • su uyur, düşman uyumaz
  • su vermek
  • suya düşmek
  • suya göstermek
  • suya götürüp susuz getirmek
  • su yapmak
  • suya sabuna dokunmamak
  • suya salmak
  • suyu baştan (veya başından) kesmek
  • suyu çıkmak
  • suyu getiren de bir, testiyi kıran da
  • suyu görünce teyemmüm bozulur
  • suyu ısınmak (veya kaynamak)
  • suyu kesilmiş değirmene dönmek
  • suyu mu çıktı?
  • suyuna gitmek
  • suyun akıntısına gitmek
  • suyuna tirit
  • suyun başı
  • suyunca gitmek
  • suyu nereden geliyor?
  • suyunu almak
  • suyunu çekmek
  • suyunun suyu
  • suyu seli kalmamak
  • su yürümek
  • su yüzü görmemiş
  • su yüzüne (veya üstüne) çıkmak
  • su yüzüne çıkmak

Birleşik Kelimeler: su akrebi, su altı, su askıları, su aygırı, su baldıranı, su bardağı, subasar, su basıncı, su baskını, su bidonu, su bilgisi, su bilimi, su biti, su bitkileri, su bombası, su borusu, su boyası, su böceği, su bölümü çizgisi, su böreği, su cenderesi, su çıkrığı, suçiçeği, su çulluğu, su damarı, su değirmeni, su deposu, su dolabı, su düzeyi, sugötürmez, su hattı, su ısıtıcısı, suibriği, su kabağı, su kabı, su kamışı, su karanfili, su kayağı, su kaybı, su kaydırağı, su keleri, su kemeri, su kesesi, su kesimi, su keteni, su kızağı, su kireci, su korkusu, su küre, su mantarları, su mercimeği, su mermeri, su muhallebisi, su nanesi, suoku, suölçer, su örümceği, su parkı, superisi, su piresi, su rezenesi, su saati, su samuru, susarımsağı, su sarnıcı, su sayacı, su seviyesi, su sığırı, su sineği, suşeridi, su tabakası, su tankeri, su tası, su taşkını, su tavuğu, su tedavisi, su terazisi, su teresi, su testisi, su topu, su tulumbası, su türbini, su ürünleri, su yatağı, su yelvesi, su yılanı, suyolu, su yolu, su yoncası, su yosunu, su yuvarı, sudan ucuz, acı su, ağır su, akarsu, aksu, atık su, bağlı su, basınçlı su, bengi su, iç su, kaba su, karasu, kara su, küllü su, oksijenli su, öz su, pis su, serbest su, sert su, tatlı su, tazyikli su, yumuşak su, havadan sudan, altın suyu, arpa suyu, bel suyu, besi suyu, bulaşık suyu, cam suyu, can suyu, çamaşır suyu, çiçek suyu, çilek suyu, deniz suyu, dirim suyu, domates suyu, dümen suyu, elma suyu, er suyu, et suyu, gül suyu, ham besi suyu, havuç suyu, ıslatma suyu, içme suyu, imamsuyu, katran suyu, kaya suyu, kaynak suyu, kenar suyu, kibrit suyu, kireç suyu, koruk suyu, kuyu suyu, limon suyu, maden suyu, memba suyu, meyve suyu, nane suyu, portakal suyu, saf su, safra suyu, şalgam suyu, tavuk suyu, turşu suyu, üzüm suyu, vişne suyu, yüzsuyu, zemzem suyu, kara suları, yer altı suları

[isim]
  • Sutaş

US


[isim]
  • Akıl

    Usa ve gerçeğe uygun anlatışlara kulak verenin olmadığı görüldü. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usuna getirmek

Birleşik Kelimeler: us dışı, us pahası, usa vurma


RUS


[isim]
  • Rusya Federasyonu'nda yaşayan Doğu Slav halkı veya bu halkın soyundan olan kimse, Moskof gâvuru

Birleşik Kelimeler: Rus ruleti, Rus salatası, Beyaz Rus


SUR (Kelime Kökeni: Arapça sūr)


[isim]
  • Kale duvarı

    Kıyamet kopar gibi bir velvele koptu, bütün ordu surların üstüne atıldı. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim] [halk ağzında]
  • Uğur, alın yazısı, talih
[isim]
  • Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri

DO (Kelime Kökeni: İtalyanca do)


[isim] [müzik]
  • Gam (II) dizisinde `si` ile `re` arasındaki ses

Birleşik Kelimeler: do anahtarı


OD


[isim] [eskimiş]
  • Ateş

    Yaz bahar ayında bir od verdiler / Yandım gittim ala karlı dağ iken - Karacaoğlan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • od yok ocak yok

Birleşik Kelimeler: od ocak


SORU


[isim]
  • Bir şey öğrenmek için birine yöneltilen ve karşılık gerektiren söz veya yazı, sual

Ata Sözleri ve Deyimler

  • soru sormak

Birleşik Kelimeler: soru cümlesi, soru eki, soru işareti, soru sıfatı, soru zamiri, soru zarfı, sorulu görünüm, gensoru, sözlü soru önergesi, yazılı soru önergesi


DURU


[sıfat]
  • Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak
[mecaz]
  • Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup vb.)

    Böyle duru bir mantık karşısında akan sular duruyordu. - Ayşe Kulin

Birleşik Kelimeler: arı duru


DORU


[sıfat]
  • Gövdesi kızıl, ayakları ve yelesi koyu renkli olan, yağız (at)

Birleşik Kelimeler: yağız doru, kestane dorusu


ORDU


[isim]
  • Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
[isim]
  • Bir devletin silahlı kuvvetlerinin tümü

    Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi / Senin uğrunda ölen ordu budur ya Rabbi - Yahya Kemal Beyatlı

Birleşik Kelimeler: ordubozan, ordu donatım, orduevi, ordu komutanı, ordu merkezi, düzenli ordu


UĞRU


[isim] [eskimiş]
  • Hırsız

    Şehrin en korkunç uğruları, katilleri buradan dışarı çıkamaz. - Salâh Birsel

Birleşik Kelimeler: gönül uğrusu, Samanuğrusu


UĞUR


[isim]
  • Bazı olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti veya bazı nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı

    Onlar da uğurlar dilediler, aralarında konuşmaya başladılar. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uğur getirmek
  • uğur ola! (veya uğurlar olsun!)

Birleşik Kelimeler: uğur boncuğu, uğur böceği, uğur parası, uğuru açık

[isim]
  • Hedef, amaç, erek, gaye, yol

    Bu uğurda rahatlarını, servetlerini feda ederler, canlarını tehlikeye koyarlar. - Hüseyin Cahit Yalçın

[isim] [halk ağzında]
  • Ön veya yan

    Evlerinin uğru bakla / Al beni koynunda sakla - Halk türküsü


DOĞU


[isim]
  • Güneşin doğduğu ana yön, gün doğusu, şark, maşrık, batı karşıtı
[gök bilimi]
  • Güneşin 21 Mart'ta ve 23 Eylül'de doğduğu 0,90°'lik yön

Birleşik Kelimeler: doğu kayını, doğu noktası, güneydoğu, kuzeydoğu, gün doğusu

[isim]
  • Güneşin doğduğu yöndeki ülkeler bölgesi, Şark, Batı karşıtı
[sıfat]
  • Bu yönde olan, Şarki

Birleşik Kelimeler: Doğu bilimi, Doğu Bloku, Doğu Türkçesi, Orta Doğu, Uzak Doğu, Yakın Doğu


DOĞRU


[sıfat]
  • Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
[isim]
  • Gerçek, hakikat

    Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz. - Nurullah Ataç

[isim] [matematik]
  • İki nokta arasındaki en kısa çizgi

    İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.

[zarf]
  • Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde

    Doğru söylüyorsun Ali, doğru söylüyorsun ama kazın ayağı öyle değil. - Orhan Kemal

[zarf]
  • Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca

    Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu. - Sait Faik Abasıyanık

[zarf]
  • Yakın, yakınlarında

    Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu. - Falih Rıfkı Atay

[edat]
  • Karşı yönünce

    Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu. - Yusuf Atılgan

[mecaz]
  • Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • doğru bildiği yoldan ayrılmamak (veya şaşmamak)
  • doğru bulmak
  • doğru çıkmak
  • doğru doğru dosdoğru
  • doğru durmak
  • doğrunun yardımcısı Allah'tır
  • doğru oturmak
  • doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar
  • doğru söz acıdır
  • doğru söz yemin istemez

Birleşik Kelimeler: doğru açı, doğru akım, doğru dürüst, doğru orantı, doğru parçası, doğru yol, akşama doğru, ön doğru, sabaha doğru, sınırlı doğru, sınırsız doğru, yarım doğru, yatık doğru, yönlü doğru, ana doğrusu, yanay doğrusu, aykırı doğrular, eğrisiyle doğrusuyla