BAĞIŞÇI ile Oluşan Kelimeler (BAĞIŞÇI Kelime Türetme)



BAĞIŞÇI harflerinden oluşan 20 kelime bulunuyor. BAĞIŞÇI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Bağışçı kelimesinin anlamı nedir? Bağışçı ile başlayan kelimeler. İçinde bağışçı olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

BAĞIŞÇI24

5 Harfli Kelimeler

BAĞIŞ18, BAŞÇI14

4 Harfli Kelimeler

AĞIŞ15, ÇIĞA15, BAĞI14, AŞÇI11, AÇIŞ11

3 Harfli Kelimeler

ÇIĞ14, ÇAĞ13, BAĞ12, AĞI11, BAÇ8, BAŞ8, AŞI7, AÇI7

2 Harfli Kelimeler

9, AŞ5, AÇ5, AB4


AB (Kelime Kökeni: Farsça āb)


[isim] [eskimiş]
  • Su

Birleşik Kelimeler: abıhayat, abıkevser, abuhava



[isim]
  • Yemek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşını, eşini, işini bil
  • aşı pişiren yağ olur, gelinin yüzü ağ olur
  • aş taşınca kepçeye paha olmaz
  • aş tuz ile, tuz oran ile

Birleşik Kelimeler: aş damı, aşerme, aşevi, aşhane, aş ocağı, alaca aş, katıklı aş, arabaşı



[sıfat]
  • Yemek yemesi gereken, tok karşıtı

    Aç ne yemez, tok ne demez. - Divanü Lügati't-Türk

[mecaz]
  • Gözü doymaz, haris

    Ne aç adam!

[mecaz]
  • Çok istekli, hevesli

    Her zamanki gibi bilgiye aç, her zamanki gibi ağızları lafla, kafaları düşünceyle dolu çalçene yaratıklarız. - Ayla Kutlu

[zarf]
  • Karnı doymamış olarak

    Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense. - Orhan Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • acından kimse ölmemiş
  • acından ölmek
  • aç açık kalmak
  • aç aç ile yatınca arada dilenci doğar
  • aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez
  • aç at yol almaz, aç it av almaz
  • aç ayı oynamaz
  • aç bırakmak
  • aç doymam, tok acıkmam sanır
  • aç doyurmak
  • aç elini kora sokar
  • aç esner, âşık gerinir
  • aç gezmektense tok ölmek yeğdir
  • açın gözü ekmek teknesinde olur
  • açın imanı olmaz
  • açın karnı doyar, gözü doymaz
  • açın koynunda ekmek durmaz
  • açın kursağına çörek dayanmaz
  • açın uykusu gelmez
  • aç ile dost olayım diyen peşin karnını doyursun
  • aç ile eceli gelen söyleşir
  • aç kalmak
  • aç köpek fırın deler
  • aç kurt aslana saldırır
  • aç kurt gibi
  • aç kurt yavrusunu yer
  • aç ne yemez, tok ne demez
  • aç susuz kalmak
  • aç tavuk kendini arpa ambarında sanır
  • aç, yanından kaç

Birleşik Kelimeler: aç açına, aç biilaç, açgöz, aç karnına, gözü aç, karnı aç


AŞI


[isim] [kimya]
  • Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
[sıfat]
  • Aşılı (bitki)

    Sana yeni aşı güllerimi göstereceğim. - Aka Gündüz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • aşı olmak (veya vurulmak veya yapılmak)
  • aşı vurmak (veya yapmak)

Birleşik Kelimeler: aşı boyalı, aşı boyası, aşı kâğıdı, aşı taşı, çatal aşı, kakma aşı, karma aşı, yarma aşı, çiçek aşısı, göz aşısı, kalem aşısı, yaprak aşısı


AÇI


[isim] [matematik]
  • Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
[mecaz]
  • Görüş, bakım, yön, anlayış biçimi

    Her oyunda, ele aldığım konu için yeni bir şekil, dramatik açıdan ve sahneleme açısından yeni bir üslup bulmaya çalışıyorum. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: açıortay, açıölçer, açı ölçüm, bütünler açı, çevre açı, dar açı, dış açı, dış ters açı, dik açı, doğru açı, geniş açı, iç ters açı, komşu açı, merkez açı, ölü açı, sınır açı, tam açı, ters açı, tümler açı, yöndeş açılar, bakış açısı, görme açısı, görüş açısı, saat açısı, tepe açısı


BAÇ (Kelime Kökeni: Farsça bāc)


[isim] [tarih]
  • Osmanlı Devleti'nde gümrük vergisi

    Sirkeci'de oh diye gözlerini açtı, şehrin ta göbeğinde bacını verdiği köprüyü yavaş yavaş geçti. - Ömer Seyfettin


BAŞ


[isim] [anatomi]
  • İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser

    Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı

[denizcilik]
  • Deniz teknelerinde ön taraf

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ...-nın başında gelmek (veya yer almak)
  • baş (veya başı) çekmek
  • baş (veya başını) alamamak
  • başa çıkmak
  • başa çıkmak
  • başa gelen (dert) çekilir
  • başa gelmek
  • başa gelmeyince bilinmez
  • başa güreşmek
  • baş ağır gerek, kulak sağır
  • baş ağrıtmak
  • başa vermek
  • baş bağlamak
  • baş bulmak
  • baş çevirtmek
  • baş dille tartılır
  • baş döndürmek
  • baş edebilmek
  • baş edememek
  • baş eğmek
  • baş eldeyken
  • baş etmek
  • baş gelmek
  • baş göstermek
  • baş göz etmek
  • baş göz olmak
  • başı ağrımak
  • başı bağlanmak
  • başı belada olmak
  • başı belaya girmek (veya uğramak)
  • başı çatlamak
  • başı dara düşmek
  • başı daralmak
  • başı darda kalmak
  • başı derde girmek
  • başı dönmek
  • başı göğe ermek (veya değmek)
  • başı hoş olmamak
  • başı için
  • başı kazan gibi olmak
  • başım gözüm üstüne
  • başımla beraber
  • başına (...) gelmek
  • başına balta kesilmek (veya olmak)
  • başına bela açmak
  • başına bela almak
  • başına bela olmak (veya kesilmek)
  • başına bir hâl gelmek
  • başına çalmak
  • başına çalsın!
  • başına çıkarmak
  • başına çıkmak
  • başına çorap örmek
  • başına dert açmak
  • başına dert olmak (veya kesilmek)
  • başına devlet (veya talih) kuşu konmak
  • başına dikilmek
  • başına dikmek
  • başına dolamak
  • başına dünyanın belasını sarmak
  • başına ekşimek
  • başına gaile açmak
  • başına geçirmek
  • başına geçmek
  • başına geçmek
  • başına gelen başmakçıdır
  • başına gelmek
  • başına gelmek
  • başına güneş geçmek
  • başına iş açmak
  • başına iş çıkarmak
  • başına iş çıkmak
  • başına kâhya kesilmek
  • başına kakmak (veya kakınç etmek)
  • başına kalmak
  • başına kan çıkmak
  • başına karalar bağlamak
  • başına oturmak
  • başı nâra yanmak
  • başına sarmak
  • başına taç etmek
  • başına taş düşmek (veya yağmak)
  • başına vur, ağzından lokmasını al
  • başına vurmak
  • başına yıkmak
  • başın başı, başın da başı var
  • başında beklemek (veya durmak)
  • başında değirmen çevirmek
  • başında kavak yeli (veya yelleri) esmek
  • başından almak
  • başından aşağı kaynar sular dökülmek
  • başından atmak
  • başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak)
  • başından geçmek
  • başından kalkmak
  • başından korkmak
  • başından savmak
  • başında olmak
  • başında paralansın
  • başında torbası eksik
  • başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinden eksik etmez
  • başını ağrıtmak
  • başını alıp gitmek
  • başını ateşlere yakmak
  • başını bağlamak
  • başını beklemek
  • başını belaya sokmak
  • başını bir yere bağlamak
  • başını bir yere sokmak
  • başını boş bırakmak
  • başını çatmak
  • başını çıkarmak
  • başını derde sokmak
  • başını dik tutmak
  • başını dinlemek
  • başını döndürmek
  • başını duman almak
  • başını ezmek
  • başını gözünü yarmak
  • başını istemek
  • başını kaldırmamak (veya kaldıramamak)
  • başını kaşımaya (veya kaşıyacak) vakti olmamak
  • başını koltuğunun altına almak
  • başını kurtarmak
  • başının altında
  • başının altından çıkmak
  • başını nâra yakmak
  • başının çaresine bakmak
  • başının derdine düşmek
  • başının etini yemek
  • başının gözünün sadakası
  • başını ortaya koymak
  • başını taştan taşa vurmak
  • başını toplamak
  • başını uçurmak
  • başını vermek
  • başını yakmak
  • başını yemek
  • başı sağ olsuna gitmek
  • başı sıkılmak (veya sıkışmak)
  • başı sıkıya gelmek
  • başı taşa değmek
  • başı tutmak
  • başı üstünde yeri olmak
  • başı yastığa düşmek
  • başı yastık yüzü görmemek
  • başı yerine gelmek
  • başı zapt olunmamak
  • baş kesmek
  • baş kes, yaş kesme
  • baş kıç olmak
  • baş kıç vurmak
  • baş kırılır (veya yarılır) fes (veya börk) içinde, kol kırılır yen (veya kürk) içinde
  • baş koşmak
  • baş koymak
  • baş nereye giderse ayak da oraya gider
  • baş olan boş olmaz
  • baş ol da istersen soğan başı ol
  • baş olmak
  • baş sağlığı, dünya varlığı
  • baş sallamak
  • başta (veya başında) bulunmak (veya olmak)
  • baştan aşmak
  • baştan çıkarmak
  • baştan çıkmak
  • baştan kara etmek
  • baştan kara gitmek
  • başta taşımak
  • baş tutamamak
  • baş tutmak
  • baş üstünde tutmak
  • baş üstünde yeri var
  • baş vermek
  • baş yakmak
  • baş yapmak
  • baş yastığı baş derdini bilmez
  • baş yemek

Birleşik Kelimeler: başağaç, başağırlık, başağrısı, baş ağrısı, başakortçu, başaktör, başaktris, başaltı, baş altı, başantrenör, başasistan, baş aşağı, başbakan, baş baş, baş başa, başbayan, başbayi, baş belası, baş bezi, baş bıçağı, baş bodoslaması, başbuğ, başçavuş, başdanışman, başdekorcu, başdelege, başdenetçi, başdenetmen, başdizgici, başdoktor, baş döndürücü, baş dönmesi, başdümenci, baş dümeni, başeczacı, başefendi, başeksper, başeser, başeski, başfiyat, başgardiyan, başgarson, başgedikli, başhakem, baş halatı, baş havlusu, başhekim, başhemşire, başhostes, başimam, başkafiye, başkahraman, başkaldırı, başkaldırmak, başkarakter, başkâtip, başkatsayı, başkemancı, başkent, başkesit, başkeşiş, başkilise, başkişi, başkomutan, başkonakçı, başkonsolos, başköşe, başkumandan, başlahana, başmabeyinci, başmakale, başmal, başmekân, başmisafir, başmuallim, başmubassır, başmuharrir, başmurakıp, başmüdür, başmüezzin, başmüfettiş, başmühendis, başmürettip, başmüsevvit, başmüşavir, başmüzakereci, başnokta, başoda, başoyuncu, başöğretmen, başörtü, başpapaz, başparmak, başpehlivan, başpiskopos, başrahip, başrejisör, başrol, başsağlığı, başsavcı, başspiker, başşehir, baştaban, baştabip, baş tacı, baştanımaz, başteknisyen, başucu, baş ucu, başuzman, başülke, başüstü, başüstüne, başvekâlet, başvekil, başvezir, başvurdurmak, başvurmak, başvuru, başvurulmak, başyapıt, başyardımcı, başyargıcı, baş yastığı, başyaver, başyazar, başyazı, başyazman, başyemek, başyıldız, başyönetmen, başyukarı, başa baş, başı açık, başı bağlı, başıboş, başıbozuk, başı bütün, başı dertte, başı devletli, başı dik, başı dimdik, başı dinç, başı dumanlı, başı havada, başı kabak, başı kalabalık, başı önünde, başı yerde, başı yukarıda, başı yumuşak, başına buyruk, baştan savma, akbaş, alabaş, altınbaş, baltabaş, büyükbaş, delibaş, demirbaş, elmabaş, erbaş, iribaş, kancabaş, karabaş, Kızılbaş, kocabaş, küçükbaş, sallabaş, sıkma baş, tokmakbaş, topbaş, üst baş, yaş baş, yeşilbaş, astsubay başçavuş, astsubay kıdemli başçavuş, adam başı, adımbaşı, asesbaşı, aşçıbaşı, atbaşı, aybaşı, ay başı, bacabaşı, barbaşı, bezirgânbaşı, binbaşı, borazancıbaşı, böcekbaşı, bölükbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, çeşme başı, çeşnicibaşı, çıbanbaşı, dağbaşı, dağ başı, dakika başı, dersbaşı, dört başı mamur, düğüncübaşı, elebaşı, eşekbaşı, hafta başı, hahambaşı, hamalbaşı, hekimbaşı, humbaracıbaşı, ırgatbaşı, işbaşı, kamçıbaşı, kayabaşı, kervanbaşı, kırkyılın başı, kocabaşı, koçbaşı, kolbaşı, koltukbaşı, köprübaşı, Köprübaşı, köşebaşı, kumbaşı, kuşbaşı, kuşçubaşı, kuyruklu yıldız başı, liste başı, madde başı, masabaşı, mehterbaşı, meme başı, mimarbaşı, müneccimbaşı, obabaşı, ocakbaşı, odabaşı, omuz başı, onbaşı, oymakbaşı, ön yüzbaşı, ördekbaşı, pazarbaşı, pınar başı, saat başı, sarbanbaşı, satır başı, sekbanbaşı, semazenbaşı, sofra başı, söz başı, subaşı, şahincibaşı, tepebaşı, Tepebaşı, ustabaşı, yanı başı, yârenbaşı, yılanbaşı, yılbaşı, yiğitbaşı, yüzbaşı, canla başla, bir başına, adam başına, başlı başına, çocuk başına, kadın başına, kendi başına, kız başına, kişi başına, parça başına, tek başına, yalnız başına, aklı başında, işbaşında eğitim, masabaşında, yanı başında

[isim] [eskimiş]
  • Çıban


[isim]
  • İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü

    Balık ağı. Tenis ağı.

[mecaz]
  • Tuzak

    Onu, ağına düşmüş bir av gibi ne öldürdü ne ondurdu. - Samiha Ayverdi

[spor]
  • Oyun alanını ortadan ikiye bölen iple yapılmış örgü, file
[spor]
  • Çaprazlama örgü ile yapılan ve kale direkleri arkasına gerilen örgü, file

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağ atmak (veya bırakmak)
  • ağ çekmek
  • ağına düşürmek

Birleşik Kelimeler: ağbenek, ağbeneklilik, ağ iğnesi, ağ ipliği, ağ kayığı, ağ kepçe, ağ kurdu, ağ kurşunu, ağ mantarlar, ağ tabaka, ağ tonoz, ağ torba, ağ yatak, dış ağ, genel ağ, iç ağ, serpme ağ, yerel ağ, alamana ağı, bilgisayar ağı, bilişim ağı, borda ağı, boru ağı, çektirme ağı, çevirme ağı, dalyan ağı, dip ağı, ıstakoz ağı, iletişim ağı, karides ağı, marya ağı, sürtme ağı, voli ağı

[isim]
  • Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık

AŞÇI


[isim]
  • Yemek pişirmeyi meslek edinen kimse

    Ben bu aşçı kadar çılgın ve aksi insan görmedim. - Reşat Nuri Güntekin

[halk ağzında]
  • Yemek yenilen dükkân, aşevi, lokanta

Birleşik Kelimeler: aşçı baltası, aşçıbaşı


AÇIŞ


[isim]
  • Açma işi

Birleşik Kelimeler: açış konuşması


AĞI


[isim]
  • Zehir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ağı gibi

Birleşik Kelimeler: ağı ağacı, ağı çiçeği, ağı otu, sarıağı


BAĞ


[isim]
  • Bir şeyi başka bir şeye veya birçok şeyi topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne

    Ayakkabının bağı çözüldü.

[mecaz]
  • İlgi, ilişki, rabıta

    Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür. - Anayasa

[anatomi]
  • Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti

    Eklem bağı, asıcı bağ.

[denizcilik]
  • Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm
[müzik]
  • Nota yazarken yan yana gelen aynı veya farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret

Birleşik Kelimeler: bağ doku, bağ-fiil, organik bağ, ağız bağı, ayak bağı, bel bağı, boyun bağı, diz bağı, domuzbağı, düzen bağı, etek bağı, göbek bağı, gönül bağı, göz bağı, kan bağı, kasık bağı, kol bağı, sancak bağı

[isim]
  • Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bağa bak, üzüm olsun, yemeye yüzün olsun
  • bağ babadan, zeytin dededen kalmalı
  • bağ bayırda, tarla çayırda
  • bağ bozmak
  • bağ budamak
  • bağı ağlayanın yüzü güler

Birleşik Kelimeler: bağ bahçe, bağ bıçağı, bağboğan, bağ bozumu, bağ çubuğu, bağkesen


ÇAĞ


[isim]
  • Zaman dilimi, vakit
[jeoloji]
  • Bir katmanın oluştuğu süre

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çağ açmak
  • çağ atlamak
  • çağı geçmek
  • çağın gerisinde kalmak
  • çağını aşmak
  • çağı yakalamak

Birleşik Kelimeler: çağ dışı, altın çağ, Antik Çağ, Birinci Çağ, Dördüncü Çağ, Eski Çağ, İkinci Çağ, İlk Çağ, Orta Çağ, Üçüncü Çağ, Yakın Çağ, Yeni Çağ, altın çağı, askerlik çağı, atom çağı, büluğ çağı, Buzul Çağı, emekleme çağı, emeklilik çağı, ergenlik çağı, gelinlik çağı, olgunluk çağı, Yontma Taş Çağı


BAŞÇI


[isim]
  • İşçi başı

BAĞI


[isim]
  • Büyü