ŞAKACIKTAN Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



ŞAKACIKTAN harflerini içeren 5 harfli 22 kelime bulunuyor. 5 harfli ŞAKACIKTAN kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AŞKIN9, AKŞIN9, KANIŞ9, KAŞIK9, KAKIŞ9, NAKIŞ9, TANIŞ9, ANCAK8, ANACA8, AKTAŞ8, KANCA8, KAŞAN8, NACAK8, ŞAKAK8, TAŞAK8, KANIK6, KANIT6, KATIK6, KATKI6, TANIK6, KANAT5, KANKA5


KANAT


[isim]
  • Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ

    Bir daldan hızla geçip gitti bir kuş kanadı / Sessizlik bir tüy gibi bir dakika sallandı / Pırıldadı bir ateş böceği sarmaşıkta - Halit Fahri Ozansoy

[askerlik]
  • Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah

    Ordunun sağ kanadı.

[spor]
  • Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kanadı altına almak
  • kanat açmak
  • kanat alıştırmak
  • kanat çırpmak
  • kanat germek

Birleşik Kelimeler: çakırkanat, kın kanat, kızılkanat, sağ kanat, sarıkanat, yelkenkanat, burun kanadı, kazkanadı, kuşkanadı, pencere kanadı


KANKA


[isim] [teklifsiz konuşmada]
  • Kardeş kadar yakın olan kimse

KANIK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Kanaatkâr

KANIT


[isim]
  • Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman

    Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi. - Çetin Altan

[hukuk]
  • Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil
[mantık]
  • Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil

KATIK


[isim]
  • Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek

    Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katık etmek


KATKI


[isim]
  • Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım

    Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu. - Necati Cumalı

[halk ağzında]
  • Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katkıda bulunmak

Birleşik Kelimeler: katkı maddesi, katkı payı


TANIK


[isim]
  • Gördüğünü ve bildiğini anlatan, bilgi veren kimse, şahit

    Aksini söyleyen bir tanık da çıkmamıştı. - Tarık Buğra

[hukuk]
  • Duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tanık olmak

Birleşik Kelimeler: tanık tepe, yalancı tanık, görgü tanığı


ANCAK


[zarf]
  • `Yalnızca` anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir

    Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. - Osman Cemal Kaygılı

[bağlaç]
  • `Lakin, ama, fakat, yalnız` sözleri gibi bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi anlatan bir söz

    Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır. - Nezihe Araz


ANACA


[zarf]
  • Ana olarak

    Onun avareliğinin ne büyük bir verimliliğe gebe olduğunu anaca sezdiğinden Sait'i hep korumuştu. - Haldun Taner


AKTAŞ


[isim] [mineraloji]
  • Lüle taşı

KANCA (Kelime Kökeni: İtalyanca gancio)


[isim]
  • Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk

    Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kancayı takmak (veya atmak)

Birleşik Kelimeler: kancabaş, kanca burunlu


KAŞAN


[isim] [halk ağzında]
  • Hizmet veya binek hayvanları durup işeme

Birleşik Kelimeler: kaşan yeri


NACAK


[isim]
  • Sapı kısa, küçük odun baltası

    Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi. - Aka Gündüz


ŞAKAK


[isim]
  • Göz, alın ve yanak arasında, elmacık kemiğinin üstünde bulunan çukurumsu bölge

    Ara sıra boynunu, şakaklarını ovdururdu bana. - Yusuf Atılgan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şakakları ağarmak (veya beyazlanmak)
  • şakakları atmak

Birleşik Kelimeler: eli şakağında


TAŞAK


[isim] [kaba konuşmada]
  • Er bezi, erkeklik bezi, haya