ÖNGÖRÜLMEK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



ÖNGÖRÜLMEK harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli ÖNGÖRÜLMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

GÖMÜK18, GÖRÜM18, GÖNÜL17, GÖLÜK17, ÖRGÜN17, ÖLGÜN17, GÖRME16, GÖLEK15, ÖRGEN15, KÖMÜR14, ÖNLÜK13, GÜLME12, ÖRMEK12, ÖNLEM12, ÖLMEK12, ÖRNEK11, ÜLGER11, LÜMEN8, ÜRKME8, ÜNLEM8, ÜLKER7


ÜLKER


[isim] [gök bilimi]
  • Boğa takımyıldızı sınırları içinde bulunan, yedi parlak yıldız ve etrafındaki gaz katmanı ile güzel görünüm veren yıldız kümesi, Yedikızkardeş, Süreyya, Pervin

LÜMEN (Kelime Kökeni: Fransızca lumen)


[isim] [fizik]
  • Işık şiddeti 1 mum olan, eşit dağıtımlı bir nokta kaynağının 1 steradyan içine yayımladığı ışık akısı

Birleşik Kelimeler: lümensaat


ÜRKME


[isim]
  • Ürkmek işi, tevahhuş

ÜNLEM


[isim] [dil bilgisi]
  • Türlü duyguları anlatan veya bir doğa sesini yansıtan kelime, nida: Ah! oh! şak, çat vb

Birleşik Kelimeler: ünlem işareti


ÖRNEK


[isim]
  • Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model

    Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır. - İbrahim Alâeddin Gövsa

[sıfat]
  • En iyi biçimde olan

    İşte örnek bir kadın! Her şeyi biliyor ama horozlanmıyor!.. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • örneğini almak
  • örneğini çıkarmak
  • örnek almak
  • örnek olmak
  • örnek oluşturmak
  • örnek vermek

Birleşik Kelimeler: bir örnek, ilk örnek, kök örnek, tek örnek, şal örneği


ÜLGER


[isim]
  • Şeftali vb.nin üzerinde bulunan ince tüy

GÜLME


[isim]
  • Gülmek işi

    Turist Ömer gülmeyi unutmamış, horlandıkça iyimserliği pekişmiş bir kesimin simgesidir, lümpenin çaresizliğidir. - Selim İleri


ÖRMEK


[-i]
  • İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak veya geçirerek işlemek veya tezgâhta dokumak

    Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o! - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak

    Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz. - Abdülhak Şinasi Hisar


ÖNLEM


[isim]
  • Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir

    Fakat anladığına göre, bu önlemlerin hepsi de yetersiz kalmıştı. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önlem almak


ÖLMEK


[nesnesiz]
  • Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek

    Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]
  • Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek
[mecaz]
  • Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak

    Bu usul öldü artık.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • öl dediği yerde ölmek, kal dediği yerde kalmak
  • ölenle ölünmez
  • ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek)
  • ölmek var, dönmek yok!
  • ölmüş de ağlayanı yok
  • ölüp ölüp dirilmek
  • ölür müsün, öldürür müsün?

Birleşik Kelimeler: öle dirile


ÖNLÜK


[isim]
  • Herhangi bir iş genellikle de yemek yaparken giysi kirlenmesin diye giyilen, boyundan askılı ve bele bağlanan örtü, iş önlüğü

    Önünde önlük bağlı, kırk yaşlarında kadar bir kadın geldi. - Memduh Şevket Esendal

[eskimiş]
  • İlköğretim öğrencilerinin giydiği bir örnek giysi

Birleşik Kelimeler: iş önlüğü


KÖMÜR


[isim] [madencilik]
  • Karbonlu maddelerin kapalı ve havasız yerlerde için için yanmasından veya çok uzun süre derin toprak katmanları altında kalıp birtakım kimyasal değişmelere uğramasından oluşan, siyah renkli, bitkisel kaynaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt

    Bir kömür dumanıyla tütsülendi akşamlar. - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat] [mecaz]
  • Siyah renkli

    Kömür gözlü.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kömür başa vurmak
  • kömür gibi

Birleşik Kelimeler: kömür kalem, kömürkayası, beyaz kömür, yağlı kömür, hayvan kömürü, kalem kömürü, kok kömürü, maden kömürü, mangal kömürü, meşe kömürü, odun kömürü, pırnal kömürü, taş kömürü


GÖLEK


[isim] [halk ağzında]
  • Gölet

ÖRGEN


[isim]
  • Organ, uzuv

GÖRME


[isim]
  • Görmek işi, rüyet

    İnsanın sözünün başkalarına ulaştığını, onlarla buluştuğunu görmesi gönendirici, güzel bir duygu. - Nezihe Meriç

Birleşik Kelimeler: görme açısı, görme engelli, görme gözesi, görme hücresi, anadan görme, sonradan görme