ÖKSÜRÜK ile Oluşan Kelimeler (ÖKSÜRÜK Kelime Türetme)



ÖKSÜRÜK harflerinden oluşan 21 kelime bulunuyor. ÖKSÜRÜK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Öksürük kelimesinin anlamı nedir? Öksürük ile başlayan kelimeler. İçinde öksürük olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

ÖKSÜRÜK18

5 Harfli Kelimeler

KÖKSÜ14, SÖKÜK14, KÖRÜK13, KÜSKÜ10, KÜRSÜ10

4 Harfli Kelimeler

ÖRÜK12, KÜSÜ9, SÜRÜ9, ÜRKÜ8, KÜRK6

3 Harfli Kelimeler

ÖRÜ11, KÖS10, ÖRS10, SÖR10, KÖK9, KÖR9, ÖRK9, KÜS6, KÜR5

2 Harfli Kelimeler

ÜS5


KÜR (Kelime Kökeni: Fransızca cure)


[isim]
  • İyi bakım ve ilaç tedavisi

    Daireden yıllık iznimi alınca kürümü günde on iki saate çıkardım. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kür yapmak

[sıfat]
  • İnatçı, hırslı (adam)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kürünü kırmak
  • kürünü öldürmek


ÜS (Kelime Kökeni: Arapça uss)


[isim] [matematik]
  • Bir kuvvete yükseltilmiş bir sayının üzerine yazılan ve kaçıncı kuvvete yükseltildiğini gösteren sayı: 53 anlatımında 3 rakamı üstür, 5 ise tabandır
[isim] [eskimiş]
  • Kök, asıl, temel, esas
[askerlik]
  • Bir askerî harekâtta birliklerin gereksinim duyduğu her türlü gerecin toplandığı, dağıtıldığı bölge

    Mühimmat depolarının ve üslerin arasında, herkesin istifadesine ve zevkine açıktır. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: merkez üs, deniz üssü, hava üssü, uzay üssü


KÜRK


[isim]
  • Bazı hayvanların, giyecek yapmak için işlenmiş postu
[sıfat]
  • Bu posttan yapılmış

    Kürk manto.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kürk ile börk ile adam olunmaz

Birleşik Kelimeler: kürk böceği, kürk hayvanı, badem kürk, samur kürk, vizon kürk, erkân kürkü


KÜS


[sıfat]
  • Dargın

    Bu sınıfta küs çocuklar var.


ÜRKÜ


[isim]
  • Topluluğu saran ortak korku, panik

KÜSÜ


[isim] [halk ağzında]
  • Küskünlük

SÜRÜ


[isim]
  • Evcil hayvanlar topluluğu

    Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu. - Refik Halit Karay

[mecaz]
  • Yönlendirilebilen insan topluluğu

    Sokaklarda alay geçerken başka çocuklar da sürüye katılır, mektebe kadar giderler. - Halide Edip Adıvar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sürüden ayrılanı kurt kapar
  • sürüden ayrılmak
  • sürüsüne bereket!
  • sürüyü güden kurdu görür

Birleşik Kelimeler: sürü sepet, sürü sürü, bir sürü


KÖK


[isim] [bitki bilimi]
  • Bitkileri toprağa bağlayan, topraktaki besi maddelerini emmesine yarayan klorofilsiz bölüm
[bitki bilimi]
  • Kök sap, kök(I)
[mecaz]
  • Dip, temel, esas

    Ta gölden başlayan tipi ve fırtına Şebben'in sıcak evini kökünden sarsıyordu. - Halide Edip Adıvar

[mecaz]
  • Kaynak, köken

    Ölenle, son zamanları gevşeyen, azalan fakat kökleri mazinin sağlamlığı içinde kalan eski bir aşinalığım vardı. - Abdülhak Şinasi Hisar

[mecaz]
  • Bir kimseyi bir yere bağlayan manevi temel güçlerin bütünü
[dil bilgisi]
  • Kelimenin her türlü ek çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı bölümü: Yaptırmak kelimesinde kök, yap- bölümüdür
[kimya]
  • Olağan şartlarda çevresinden yalıtılamayan ancak birçok tepkimeyi nitelik değiştirmeden kalabilen atom kümesi
[matematik]
  • Denklemde bilinmeyenin yerine konulduğunda uygun düşen gerçek veya birleşik değer

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kök almak
  • kök salmak
  • kök sökmek
  • kök söktürmek
  • kökü kazınmak
  • kökü kurumak
  • kökünden halletmek
  • kökünden kazımak
  • köküne kıran girmek
  • kökünü kazımak

Birleşik Kelimeler: kök bacaklılar, kök bilgisi, kökboyası, kök boyası, kök doğrayıcısı, kök hücre, kök işareti, kök kaplama, kök kırmızısı, kök kurdu, kök mantar, köknar, kök örnek, kök sap, acı kök, ana kök, ek kök, ikili kök, karekök, kazık kök, kılcal kök, kızılkök, küpkök, saçak kök, yumru kök, ad kökü, adamkökü, altın kökü, eğir kökü, ense kökü, fiil kökü, helvacı kökü, isim kökü, meyan kökü, yumurtakökü, zıkkımın kökü

[isim] [müzik]
  • Sazı kurmaya yarayan burgu

KÖR (Kelime Kökeni: Farsça kūr)


[sıfat]
  • Görme engelli
[mecaz]
  • Az aydınlık veren

    Ampulün kör ışığı, dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu. - Mahmut Yesari

[mecaz]
  • Kötü

    Vakıa bu kör siyaset yüzünden Türklük Rumeli'den çıktı. - Yahya Kemal Beyatlı

[mecaz]
  • Arkası tıkalı olan veya işlek olmayan

    Kör sokak.

[mecaz]
  • Olguları sezme ve kavrama yetisi, dikkati olmayan
[mecaz]
  • Duyarlığını yitirmiş

    Muhitimiz bize karşı her an kör, sağır ve şuursuzdur. - Abdülhak Şinasi Hisar

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kör değneğini beller gibi
  • köre renkten bahsolunmaz
  • kör görmez, sezer
  • kör itin öldüğü yer
  • kör kör parmağım gözüne
  • kör kurttan bile vazgeçmemek
  • körler mahallesinde ayna satmak
  • körler memleketinde şaşılar padişah olur
  • körle yatan şaşı kalkar
  • kör olası (veya olasıca veya olsun)
  • kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur
  • kör pazara varmasın, pazar körsüz kalmasın
  • kör satıcının kör alıcısı olur
  • körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz
  • körün taşı

Birleşik Kelimeler: körağaç, kör alan, kör baca, kör bağırsak, kör boğaz, kör çapa, kör dövüşü, kör duman, kördüğüm, körebe, kör fare, kör hat, kör kadı, kör kandil, kör kaya, kör köstebek, kör kurşun, kör kuyu, körkütük, kör nişancı, kör nokta, kör ocak, köroğlu, kör sıçan, kör şans, kör şeytan, kör talih, kör tapa, kör topal, kör uçuş, kör yılan, körü körüne, bakar kör, elinin körü, gecenin körü, renk körü, üstünkörü, sabahın körü


ÖRK


[isim] [halk ağzında]
  • Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip, örük

KÜSKÜ


[isim]
  • Taşa veya duvara delik açmak için kullanılan uzun, ağır ve bir ucu sivri demir
[halk ağzında]
  • Taş kaldırmakta kullanılan uzun demir çubuk veya basit, ağaçtan kaldıraç

    Taşı tekrar yerine koymazsak balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağı yuvarlarız. - Refik Halit Karay


KÜRSÜ (Kelime Kökeni: Arapça kursī)


[isim]
  • Kalabalığa karşı konuşma yapanların önünde bulunan yüksekçe yer

    İki gün süren tartışmalardan sonra Mustafa Kemal kürsüye geldi. - Falih Rıfkı Atay

[halk ağzında]
  • Sandalye
[eskimiş]
  • Bir fakültede araştırma ve öğretim birimi, bölüm

Birleşik Kelimeler: kürsü başkanı, kürsü hocası, kürsü şeyhi, baca kürsüsü


KÖS (Kelime Kökeni: Farsça kūs)


[isim] [eskimiş]
  • Savaşlarda, alaylarda at, deve veya araba üzerinde taşınan ve işaret vermek için kullanılan büyük davul

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kös dinlemek

Birleşik Kelimeler: kös kös


ÖRS


[isim]
  • Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç

    Demir yalım gibi kızarmıştı. Küçücük örsünün üstüne koydu, dövmeye başladı. - Yaşar Kemal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • örs ve çekiç arasında kalmak

Birleşik Kelimeler: örs kemiği


SÖR (Kelime Kökeni: Fransızca soeur)


[isim]
  • Katolik mezhebinde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın
[isim]
  • İngiliz soyluluk unvanı