Ö ile Başlayan 5 Harfli Kelimeler



Ö harfleri ile başlayan 5 harfli 63 kelime bulunuyor. Başında Ö olan 5 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "ö ile biten 5 harfli kelimeler. İçinde Ö olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÖVÜCÜ24, ÖVÜNÇ22, ÖZGÜL20, ÖZGÜN20, ÖZGÜR20, ÖZDEŞ19, ÖLÇÜŞ19, ÖRÜCÜ18, ÖTÜCÜ18, ÖVMEK18, ÖZALP18, ÖDÜNÇ18, ÖĞLEN18, ÖĞREK18, ÖBÜRÜ17, ÖRGÜT17, ÖZENÇ17, ÖRGÜN17, ÖKSÜZ17, ÖLÇÜM17, ÖLGÜN17, ÖLMÜŞ17, ÖRTÜŞ16, ÖZBEK16, ÖZDEK16, ÖZDEN16, ÖZLÜK16, ÖLÇÜN16, ÖLÇÜT16, ÖNCÜL16, ÖPMEK16, ÖRÜLÜ15, ÖTÜRÜ15, ÖZEME15, ÖZLEM15, ÖLÇME15, ÖRGEN15, ÖLMEZ15, ÖZSEL15, ÖZENİ14, ÖZERK14, ÖZNEL14, ÖDEME14, ÖLÇEK14, ÖLÇER14, ÖNCEL14, ÖNEZE14, ÖRCİN14, ÖRTÜK13, ÖDLEK13, ÖNDER13, ÖNLÜK13, ÖRDEK13, ÖRMEK12, ÖRTME12, ÖTMEK12, ÖNLEM12, ÖNSEL12, ÖLMEK12, ÖRNEK11, ÖTEKİ11, ÖREKE11, ÖNERİ11


ÖRNEK


[isim]
  • Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model

    Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır. - İbrahim Alâeddin Gövsa

[sıfat]
  • En iyi biçimde olan

    İşte örnek bir kadın! Her şeyi biliyor ama horozlanmıyor!.. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • örneğini almak
  • örneğini çıkarmak
  • örnek almak
  • örnek olmak
  • örnek oluşturmak
  • örnek vermek

Birleşik Kelimeler: bir örnek, ilk örnek, kök örnek, tek örnek, şal örneği


ÖTEKİ


[zamir]
  • Diğeri, öbürü

    Bu iki perdelik bir oyun imiş, bitince ötekini oynayacaklarmış! - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]
  • Sözü edilen veya benzer iki nesneden önem ve konum bakımından uzakta olan
[sıfat]
  • Öbür, diğer
[sıfat] [toplum bilimi]
  • Mevcut kültürün içinde dışlanmış olan

Birleşik Kelimeler: öteki beriki, öteki dünya


ÖREKE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Eğrilmekte olan yün, keten vb. şeylerin tutturulduğu, bir ucu çatal değnek

ÖNERİ


[isim]
  • Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif

Ata Sözleri ve Deyimler

  • öneride bulunmak

Birleşik Kelimeler: yasa önerisi


ÖRMEK


[-i]
  • İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak veya geçirerek işlemek veya tezgâhta dokumak

    Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o! - Sait Faik Abasıyanık

[mecaz]
  • Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak

    Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz. - Abdülhak Şinasi Hisar


ÖRTME


[isim]
  • Örtmek işi
[halk ağzında]
  • Başörtüsü

    Kızlığında, başlarına soluk örtmelerini alır, yünlerini sırtlar, ırmak boyuna yün boyamaya giderdi. - Nezihe Meriç

[halk ağzında]
  • Üstü kapalı, önü açık yer

    Damın örtmesinin altında hasta koyunlara bakıyordu bir adamla beraber. - Yaşar Kemal


ÖTMEK


[nesnesiz]
  • Kuş veya böcekler, değişik tonda ses çıkarmak

    Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı - Âşık Veysel

[argo]
  • Anlamsız, boş konuşmak

    Onlar saçma sapan ötüp dururken ben içimden şöyle düşünüyordum. - Refik Halit Karay

[argo]
  • (Sarhoş) kusmak
[argo]
  • Gizli bir şeyi söylemek

ÖNLEM


[isim]
  • Kötü veya yanlış bir şeyi önleyecek yol, tedbir

    Fakat anladığına göre, bu önlemlerin hepsi de yetersiz kalmıştı. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • önlem almak


ÖNSEL


[sıfat] [felsefe]
  • Hiçbir denemeye dayanmayan ve akıl yordamıyla bulunup ortaya konan, apriori

ÖLMEK


[nesnesiz]
  • Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek

    Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]
  • Bazı sebeplerle çok sıkıntı veya acı çekmek
[mecaz]
  • Değerini, geçerliğini, gücünü yitirmek, kullanılmamak

    Bu usul öldü artık.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • öl dediği yerde ölmek, kal dediği yerde kalmak
  • ölenle ölünmez
  • ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek)
  • ölmek var, dönmek yok!
  • ölmüş de ağlayanı yok
  • ölüp ölüp dirilmek
  • ölür müsün, öldürür müsün?

Birleşik Kelimeler: öle dirile


ÖRTÜK


[sıfat]
  • Örtülü, kapalı

    İsyankâr sitemlerle dolu, örtük çığlıklar olarak değerlendirilen şiirler yazdığı söyleniyordu. - Reha Mağden


ÖDLEK


[sıfat]
  • Korkak, tabansız, yüreksiz

    Oda arkadaşım geceleri bir tavşan gibi ödlekti. - Haldun Taner


ÖNDER


[isim]
  • Gücü, ünü ve toplumsal yeri dolayısıyla, belli zaman ve durumlar içinde, ilişkili bulunduğu küme veya toplumun tutum, davranış ve etkinliklerini değiştirip yönetme yeteneğini gösteren kimse, lider, şef, alemdar

ÖNLÜK


[isim]
  • Herhangi bir iş genellikle de yemek yaparken giysi kirlenmesin diye giyilen, boyundan askılı ve bele bağlanan örtü, iş önlüğü

    Önünde önlük bağlı, kırk yaşlarında kadar bir kadın geldi. - Memduh Şevket Esendal

[eskimiş]
  • İlköğretim öğrencilerinin giydiği bir örnek giysi

Birleşik Kelimeler: iş önlüğü


ÖRDEK


[isim] [hayvan bilimi]
  • Perde ayaklılardan, evcil ve yabani türleri bulunan su kuşu, badi, badik (Anas)

    Üç ördek onları görünce paytak paytak kaçıştılar. - Haldun Taner

[argo]
  • Otobüs ve minibüs sürücülerinin yollardan aldıkları biletsiz yolcular için kullandıkları bir söz

    Aybaşında maaşını tirink aldığından başka, gidip gelirken yolda ördek de düşüyordu. - Orhan Kemal

[argo]
  • Hile ile para sızdırılacak kimse, enayi

Birleşik Kelimeler: ördek balığı, ördekbaşı, ördekgagası, ördek yürüyüşü, bozördek, deniz ördeği, Pekin ördeği, yaban ördeği