ÇEVRİMSEL Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler



ÇEVRİMSEL harflerini içeren 5 harfli 44 kelime bulunuyor. 5 harfli ÇEVRİMSEL kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Çevrimsel ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Çevrimsel olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÇEVRE14, ÇEVRİ14, SEVME13, SEVİM13, EVRİM12, EVSEL12, SELVİ12, SEVİR12, SEVER12, SERVİ12, VERME12, VERİM12, VEREM12, SEÇME10, SEÇİM10, ÇELME9, ÇELİM9, ELÇİM9, İMLEÇ9, İÇLEM9, İÇSEL9, MİÇEL9, MERİÇ9, SERÇE9, REÇEL8, ESMER7, LEMİS7, MİSEL7, MESEL7, MERSİ7, MELES7, MERES7, RESMİ7, RESİM7, SİLME7, SERİM7, SEMER7, SELİM7, SERME7, ESİRE6, ERİME6, RİMEL6, REMİL6, REMEL6


ESİRE (Kelime Kökeni: Arapça esīre)


[isim] [eskimiş]
  • Dişi tutsak

ERİME


[isim]
  • Erimek işi

    Dışarıda karlar erimeye başlamış. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: aşırı erime, kemik erimesi


RİMEL (Kelime Kökeni: Fransızca rimmel)


[isim]
  • Kadınların kirpiklerini kıvırmak ve daha uzun göstermek için fırça ile sürdükleri yağlı sürme, maskara

    Nihayet kirpiklerine de birer fırça rimel dokundurdu, onları da dikleştirdi. - Peyami Safa


REMİL (Kelime Kökeni: Arapça reml)


[isim] [eskimiş]
  • Kumda birtakım çizgiler çizerek fala bakma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • remil atmak (veya dökmek)


REMEL (Kelime Kökeni: Arapça remel)


[isim] [edebiyat]
  • Aruz ölçülerinden biri
[müzik]
  • Klasik Türk müziğinde bir usul

ESMER (Kelime Kökeni: Arapça esmer)


[isim]
  • Siyaha çalan buğday rengi
[sıfat]
  • Bu renkte olan

    Esmer yüzünün hafifçe kızardığını, gözlerinin garip bir ışıkla yanmaya başladığını görüyoruz. - Esat Mahmut Karakurt

[sıfat]
  • Teni ve saçları karaya çalan, koyu buğday rengi olan (kimse), yağız

    Bir düğün dansında ayaklarının pırıltısını seyrettiği esmer kızla evlendi. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • esmere al bağla, karşısına geç ağla

Birleşik Kelimeler: esmer amber, esmer buğday, esmer küf, esmer küfler, esmer su yosunları, esmer şeker, esmer un, barut esmeri


LEMİS (Kelime Kökeni: Arapça lems)


[isim] [eskimiş]
  • El ile dokunarak duyma, bir şeye el ile dokunma

MİSEL (Kelime Kökeni: Fransızca micelle)


[isim] [kimya]
  • Koloit iyonlarında molekül yığılmasından oluşan ve yalnız başına koloidin bütün niteliğini taşıdığı kabul edilen bölüm

MESEL (Kelime Kökeni: Arapça mes̱el)


[isim] [eskimiş]
  • Örnek alınacak söz

    Büyükannemin sık sık kullandığı bir mesel belleğimde beliriyor. - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mesel olmak

Birleşik Kelimeler: darbımesel, iradımesel


MELES


[isim] [halk ağzında]
  • Beli çökük at

MERES


[isim] [halk ağzında]
  • Köpeğin yaşı

RESMÎ (Kelime Kökeni: Arapça resmī)


[sıfat]
  • Devletin olan, devlete ait, devletle ilgili, özel karşıtı

    Bulunduğumuz yer resmî bir dairenin bürosudur. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]
  • Samimi olmayan, teklifli, ciddi

    Kâmuran hemen hemen resmî tavırla hafifçe eğildi. - Reşat Nuri Güntekin

Birleşik Kelimeler: resmî bayram, resmî dil, resmî elbise, resmî giysi, resmî nikâh, yarı resmî


RESİM (Kelime Kökeni: Arapça resm)


[isim]
  • Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri

    Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı. - Tarık Buğra

[hukuk]
  • Bazı eşyadan ve işlerden alınan vergi veya harç

    Osmanlı Devleti'nin birçok vergi ve resimleri bu yüzden doğrudan doğruya yabancı alacaklıların cebine gider. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • resim almak
  • resim çekmek (veya çıkarmak)
  • resim gibi

Birleşik Kelimeler: resim yazı, resmetmek, resmigeçit, resmikabul, baskı resim, cam resim, canlı resim, çıplak resim, çizgi resim, dağlama resim, gölgeli resim, ıstampa resim, kazıma resim, net resim, nevresim, robot resim, saydam resim, temsilî resim, vesikalık resim, yakma resim, atölye resmi, demir resmi, duvar resmi, geçit resmi, işgaliye resmi, kabul resmi, mağara resmi, palamar resmi, tellaliye resmi


SİLME


[isim]
  • Silmek işi

    Taşlarımız öyle güzel parlardı ki o parlaklığı görme uğruna bütün gün sürekli silmeyi bile düşündüğüm olurdu. - Ayla Kutlu

[zarf]
  • Ağzına kadar, sıvama, lebalep
[zarf]
  • Baştan aşağı, tam olarak, tamamen

    O çağlarda saraylar, konaklar, yalılar silme cariyedir. - Salâh Birsel

[mimarlık]
  • Duvar, tavan vb. yerlerde yapılan kabartma kenar

Birleşik Kelimeler: silme kalıbı, silme makinesi, silme tahtası, tespihli silme


SERİM


[isim]
  • Serme işi
[edebiyat]
  • Oyun, roman, hikâye, masal vb. anlatı türlerinde kişilerin ve çevrenin tanıtıldığı, konunun, olayın anlatılmaya başlandığı bölüm