Çe ile Başlayan 6 Harfli Kelimeler



ÇE harfleri ile başlayan 6 harfli 31 kelime bulunuyor. Başında ÇE olan 6 harfli kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "çe ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde Çe olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ÇEVGEN19, ÇERVİŞ18, ÇEĞMEL17, ÇEVRİM16, ÇEVİRİ15, ÇEVREN15, ÇEVRİK15, ÇENGEL13, ÇETECİ12, ÇEKİCİ12, ÇEMBER12, ÇENÇEN12, ÇERKEŞ12, ÇERKEZ12, ÇEKÇEK12, ÇEYREK11, ÇEKYAT11, ÇELEBİ11, ÇEDENE11, ÇEKMEK10, ÇELMEK10, ÇELMİK10, ÇEMREK10, ÇENTME10, ÇERMİK10, ÇETELE9, ÇELENK9, ÇELTEK9, ÇELTİK9, ÇENELİ9, ÇENTİK9


ÇETELE (Kelime Kökeni: Rumca)


[isim]
  • Çizilerek veya oyularak açılan kertik
[eskimiş]
  • Ekmekçi, sütçü vb. esnafın, uzunlamasına ikiye bölüp üzerine kertikler çenterek hesap tuttukları ağaç dalı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çetele çekmek (veya tutmak)
  • çeteleye dönmek


ÇELENK


[isim]
  • Çiçek, dal ve yapraklarla yapılmış halka

    Duvara dayalı çelenkleri görür. - Nazım Hikmet

[eskimiş]
  • Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çelenk koymak


ÇELTEK


[isim] [halk ağzında]
  • Çoban yamağı, yardımcı, uşak

ÇELTİK (Kelime Kökeni: Farsça ṣeltūk)


[isim]
  • Kabuğu ayıklanmamış pirinç

    Pamuk tutarsa ne âlâ! Ama bu yıl bir de çeltiği deneyelim, demişler. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

Birleşik Kelimeler: çeltikkargası, çeltik tarlası

[isim]
  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

ÇENELİ


[sıfat]
  • Çenesi olan
[mecaz]
  • Çenebaz

    Çenelileri hor görmemeliyiz, gereğinde söze atılmak, konuşmak hatta epeyce konuşmak suspus oturmaktan yeğdir. - Nermi Uygur

Birleşik Kelimeler: çengel çeneliler, yapışık çeneliler


ÇENTİK


[isim]
  • Bir şeyin kenarından kesilerek veya kırılarak açılan küçük kertik, tırtık

    Bıçağın ağzında çentik var.

[sıfat]
  • Kertikli

    Çentik bıçakla iş yapılamıyor.

[sinema]
  • Basım sırasında basım aletinin diyaframını belirli bir açıklığa getirecek düzeni işletmek için filmin kenarına yapılan çukurluk

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çentik açmak
  • çentik atmak


ÇEKMEK


[-e] [-i]
  • Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek

    Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. - Reşat Nuri Güntekin

[-e]
  • Bir kimse ailesinden birine herhangi bir bakımdan benzemek

    Yeğeninin ona çeken tek yanı yoktur. - Tarık Buğra

[-e] [-i]
  • Herhangi bir anlama almak

    Bak, sözümü nereye çekti!

[-e] [-i]
  • Örtmek, giymek

    Yorganınızı başınıza çeker ve uykunuza devam edersiniz. - Refik Halit Karay

[-e] [-i]
  • Dişi hayvanı çiftleşmek için erkeğin yanına götürmek
[nesnesiz]
  • Daralıp kısalmak

    Kumaşı yıkayınca çekti.

[fizik]
  • Bir cisim, belli bir yakınlıktaki başka bir cismi kendisine yaklaşmaya zorlamak, itmek karşıtı
[teknik]
  • Vericiden gelen dalgaları algılayarak televizyon, radyo, telefon vb. aygıtlarla bağlantı kurmak
[argo]
  • İçki içmek

    Çok kimse rakısını bağında çekiyordu. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çek! (veya çek arabanı!)
  • çekeceği olmak
  • çekip almak
  • çekip çevirmek
  • çekip gitmek
  • çekip vurmak
  • çekiver kuyruğunu

Birleşik Kelimeler: çekçek, çek valf, çekyat, tutçek, dörtçeker, nemçeker, topçeker, yükçeker


ÇELMEK


[-i]
  • Ayak uzatarak birisini düşürmek
[spor]
  • Topa gidiş yönünü değiştirecek biçimde vurmak
[mecaz]
  • Kendi yanına çekmek, beğenisini, sevgisini kazanmak

    Gönlümü çelen bir söz söyle.

[mecaz]
  • Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirine ters düşmek

    Bu sözünüz deminkini çeliyor.


ÇELMİK


[isim] [halk ağzında]
  • Buğday ve başakla karışık iri saman

ÇEMREK


[sıfat] [halk ağzında]
  • Kolları ve bacakları sıvanmış (kimse)

    Tepeden tırnağa çamura, toza batmış, dize kadar çemrek kalabalığı görenler, bunda bir iş, mühim bir iş olduğunu anlamakta gecikmediler. - Yaşar Kemal


ÇENTME


[isim]
  • Çentmek işi

ÇERMİK


[isim] [halk ağzında]
  • Kaplıca, ılıca
[isim]
  • Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri

ÇEYREK (Kelime Kökeni: Farsça çār + yek)


[sıfat]
  • Dörtte bir
[isim]
  • Çeyrek altın
[zarf]
  • On beş dakikalık zaman
[isim] [argo]
  • Alman markı
[isim] [eskimiş]
  • Gümüş mecidiyenin dörtte biri değerinde olan beş kuruş

    Şehre vardığım zaman, iki gümüş çeyrekten başka param yoktu. - Falih Rıfkı Atay

Birleşik Kelimeler: çeyrek altın, çeyrek final, çeyrek finalist, çeyrek son, ilk çeyrek, son çeyrek, üççeyrek


ÇEKYAT


[isim]
  • Gerektiğinde açılıp yatak durumuna getirilebilen koltuk, kanepe

    Ben holde çekyatın üzerinde yatmaya başladım. - Ayşe Kulin


ÇELEBİ (Kelime Kökeni: Türkçe çalap + Arapça -ī)


[isim]
  • Bektaşi ve Mevlevi pirlerinin en büyüklerine verilen unvan
[eskimiş]
  • Hristiyan tüccar

    Çelebi, tütün mü alacaksınız?

[sıfat]
  • Görgülü, terbiyeli, olgun (kimse)

    Yeleği gümüş köstekli, fesi kalıpsız, orta yaşlı bir adamdı. Son derece Osmanlı ve çelebi. - Attila İlhan

Birleşik Kelimeler: çöpten çelebi

[isim]
  • Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri