ÇAKIŞTIRMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler



ÇAKIŞTIRMAK harflerini içeren 8 harfli 26 kelime bulunuyor. 8 harfli ÇAKIŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇIKIŞMAK17, KAMIŞÇIK17, ÇAKIŞMAK16, ÇAKTIRIŞ16, ÇATIŞMAK16, KAÇIŞMAK16, KATIŞMAÇ16, KARŞITÇI16, KIRIŞMAK14, TIKIŞMAK14, AŞTIRMAK13, AŞIRTMAK13, AÇTIRMAK13, ÇIKARTMA13, ÇIKARMAK13, ÇAKTIRMA13, KAÇIRMAK13, KAÇIRTMA13, KARIŞMAK13, KARKAMIŞ13, KATIŞMAK13, KARMAŞIK13, MATRAKÇI13, TAKIŞMAK13, TAŞIRMAK13, KIRITMAK11


KIRITMAK


[nesnesiz]
  • Hoş görünmek çabasıyla cilveli davranışlarda bulunmak

    Biraz kırıttı, çekildi gitti. - Hüseyin Cahit Yalçın


AŞTIRMAK


[-e] [-i]
  • Aşma işini yaptırmak

AŞIRTMAK


[-e] [-i]
  • Aşırma işini yaptırmak

AÇTIRMAK


[-e] [-i]
  • Açma işini yaptırmak

    Züğürtlükten, telefonumuz kesildi mi ona bir selam yollar açtırırdık. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • açtırma ağzımı
  • açtırma kutuyu, söyletme kötüyü


ÇIKARTMA


[isim]
  • Çıkartmak işi

    Baban nüfus kâğıdını çıkartmayı savsaklamış. - Adalet Ağaoğlu


ÇIKARMAK


[-den]
  • Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
[-i]
  • Sonunu getirmek

    Bu para ile ayı çıkarırız.

[-i]
  • Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek
[-i]
  • Bulmak, ortaya koymak

    Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak.

[-i]
  • Hatırlamak

    Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım. - Necati Cumalı

[-i] [-den]
  • Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmek

    Öfkesini benden çıkardı.

[-i] [-den]
  • Sağlamak, elde etmek

    Ekmeğini taştan çıkarmak.

[-i] [nesnesiz]
  • Gibi göstermek, bir davranış yüklemek

    Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak.

[-i]
  • Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmak

    Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı. - İhsan Oktay Anar

[-i]
  • Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymak

    İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti. - Sait Faik Abasıyanık

[-i]
  • Yayımlamak

    Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı. - Orhan Seyfi Orhon

[-i]
  • Gidermek

    Lekeyi çıkarmak.

[nesnesiz]
  • Yapmak, üretmek

    Bu terzi çok iş çıkarıyor.

[-e] [nesnesiz]
  • Sunmak

    Konuklara çerez çıkardı.

[-e] [-i]
  • Göstermek

    Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın. - Memduh Şevket Esendal

[-i] [-le]
  • Bir müzik parçasını notalarıyla çalmak

    Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami... - Haldun Taner

[nesnesiz]
  • Yollamak, göndermek

    Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti.

[nesnesiz]
  • Boşaltmak

    Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]
  • Resim yapmak
[nesnesiz]
  • Fotoğraf çektirmek
[-i] [mecaz]
  • Söylemek

    Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır. - Osman Cemal Kaygılı

[-i] [-den] [matematik]
  • Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek

ÇAKTIRMA


[isim]
  • Çaktırmak işi

KAÇIRMAK


[-i]
  • Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak
[nesnesiz]
  • Zor kullanarak yanında götürmek

    Kız kaçırmak.

[nesnesiz] [-den]
  • Çalmak, kimsenin haberi olmadan götürmek, aşırmak

    İcradan eşya kaçırdılar.

[nesnesiz] [hukuk]
  • Yasal olmayan yoldan bir ülkeye mal sokmak veya çıkarmak

    Uyuşturucu kaçırmak.

[nesnesiz]
  • Sıvı, gaz vb. sızdırmak

    Çakmak, gaz kaçırıyor.

    Makine buhar kaçırıyor.

[-e]
  • İstemeyerek altını kirletmek

    Donuna kaçırmak.

[nesnesiz]
  • Delirmek

    Zavallı kaçırmış.

[-i] [-den]
  • Birini veya bir şeyi göstermemek

    Karısını benden kaçırıyor.

[spor]
  • Yarışan bir koşucu diğeri tarafından hızla geçilip ara açılmak
[spor]
  • Futbol veya basketbolda savunduğu oyuncuyu boş bırakmak, pas almasına fırsat vermek

KAÇIRTMA


[isim]
  • Kaçırtmak işi

KARIŞMAK


[-e]
  • İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek

    Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[nesnesiz]
  • Bulanmak, duruluğunu yitirmek

    Hava birden karıştı. Zihnim karıştı.

[nesnesiz]
  • Açıklığını yitirmek, anlaşılması güçleşmek

    Kaymakam işin karıştığını anlayarak... - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karışanı görüşeni olmamak


KARKAMIŞ


[isim]
  • Gaziantep iline bağlı ilçelerden biri

KATIŞMAK


[-e]
  • Bir topluluğa karışmak, katılmak

    O da bize katıştı.


KARMAŞIK


[sıfat]
  • İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil

    Bu çeşitten karmaşık soruları bir çırpıda çözmeye kalkışacak değilim buracıkta. - Nermi Uygur

[kimya]
  • Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik), kompleks
[teknoloji]
  • Üstün teknolojisi olan, sofistike
[mecaz]
  • Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, komplike
[mecaz]
  • Anlaşılması güç olan (durum), sofistike

Birleşik Kelimeler: karmaşık sayı


MATRAKÇI


[isim] [tarih]
  • Osmanlı ordusunda acemilere matrakla savaşmayı öğreten usta

TAKIŞMAK


[-i] [-le]
  • Birbirine takılmak